Neymiş Bu Dijital Ekonomi?

Dijital dönüşüm, gerçekleştirdiği dijital devrim ile piyasaya ilişkin arz ve taleplerin içeriğine müdahale etti. Dijitalleşme, pek çok alanda kendine yer edinmişken zamanla kendine ait alanlar da yarattı. Kişisel bilgisayarlarla başlayan bu serüven güncelde küresel bir mobilite de sağladı. İnsanların günlük hayatının her alanında olan internet, zamanla ticari işlemlerin dijitale taşınması noktasında da anlam kazandı. Bugün dünyanın en değerli 500 şirketine baktığımızda bir e-ticaret ve bulut bilişim şirketi olan Amazon, 187,9 milyar dolarlık marka değerine sahip. Amazonu, 153,6 milyar dolarlık marka değeri ile teknoloji şirketi olan Apple takip ediyor. Liste; Google, Samsung, AT&AT ve Facebook gibi dijitalleşmenin en iyi örneklerinden sayılabilecek şirketlerle devam etmektedir.[1] TÜRKSAM verilerine göre bugün küresel ekonominin %8‘ine karşılık gelen dijital ekonomi, günden güne kapsamını genişletmektedir.[2] Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Dairesi (UNCTAD), günden güne gelişen dijital ekonomi konusunu ele almış ve “Digital Economy Report 2019” isimli bir rapor hazırlamıştır. Raporda pazarın büyük payının ABD ve Çin tarafında domine edildiği belirtilmiştir.[3]  

Dijital ekonominin etki alanını kavrayabilmek için kapsamını incelemek önemli, bu anlamda yalnızca e-ticaret boyutuyla değerlendirilse de dijital ekonomi; çevrimiçi uygulama mağazaları, fintechler, web tabanlı reklamcılık, bulut bilişim, 3D baskı, dijital para, yapay zeka, paylaşım ekonomileri, dropshipping, blockchain gibi birçok alanı da içermektedir.[4]

Peki bu alanlar sahiden gerekli mi? Kaçınılmaz mı? Küresel ekonominin geldiği noktadan baktığımızda dahi bundan birkaç ay öncesine kadar dijitalleşmenin boyutunu farketsek bile yıkıcı ve yeniden kurucu özelliğini kabul edemediğimiz noktalar vardı. İş yapış ve işe bakış şekillerimizde yıkamadığımız çokca tabu mevcuttu. Covid19 süreci bizlere bu tabulardan sıyrılıp yeni gerçeğe nasıl adapte olabileceğimizi öğretti. Tüm mümkünleri önümüze şöyle bir koyduğumuzda anladık ki dijital dönüşüm bizim çıkar yolumuz, asıl gerçeğimiz. Bu zamana kadar aldığı anlamlı yol ile birlikte bu süreci daha makul geçirmemizi sağlayan “dijital” kendine Covid19’a özel ekonomik değerler katmaya devam etti.

Gemius ülke müdürü İdil Kesten’in açıkladığı rakamlara baktığımızda pandemi sürecinde  1 milyondan fazla yeni internet kullanıcısına erişildiğini görüyoruz. Gemius’un verilerine göre  yükselen içerikler arasında e-bankacılık sitelerinin 31,5 milyon kullanıcı ile %52 büyüdüğünü, yemek endüstrisinin de 15 milyona ulaşan erişim sayısı ile %52 büyüme ile ikinci sayıda yer almıştır. E-süpermarket sektöründe 13.5 milyon yükseliş gerçekleşmiştir. E-Devlet ise 35.6 milyonluk ziyaretçiye ulaşmıştır. Pandemi süresinde artan bu djital mecra kullanımının sunduğu kolaylık nedeniyle sonrasında da kulllanılacağı düşülmektedir.

Pandemi ile hayatımıza giren “sosyal mesafe” kavramı ve sosyal bir hayvan olarak insan bu duruma çözüm olarak yine dijitalin sunduklarına yöneldi. Görüntülü görüşme sektöründe Zoom, Skype ve Hangout kullanımı yaygınlaştı. Skype 3.1 milyon kullanıcıdan 5.5 milyon kullanıcıyla  Türkiye’de en yaygın kullanılan araç olurken, Hangout, kullanıcı sayısını 3 milyondan 4.4 milyona taşıdı. Zoom, ise kullanıcı sayısını 20 kat arttırarak 200 binden 4 milyon kullanıcıya ulaştı. Evlerden çalışmaya, toplantılarımızı bu mecralardan yapmaya başladık, sadece iş değil yoga da yaptık, online workshoplara da katıldık ve daha nicesi. Teknoloji piyasaları analizi şirketi Canalys’in üst düzey yöneticisi Alex Smith; Zoom hakkında, “Zoom’un yaptığı, tüm iş türleri için video konferansı demokratikleştirmekti. Zoom bunu yoga eğitmenlerinden yöneticilere kadar herkes için çok basit hale getirdi” diyor.

Yakın zamanda Yenibirlider Derneği vesilesiyle katıldığım bir instagram canlı yayınının konuğu Ali Sabancı’ydı. Artık başına “e” gelen her şeyin eskisinden daha kıymetli olduğunu konuşması esnasında özellikle belirtti. Sahiden de dijital kendine günden güne gelişen bir ekonomi yarattı ve dahası krizi dahi fırsata çevirecek kadar etkiliydi. Sahiden de; o, tam olarak neye tekabül ettiğini kavrayamadığımız dijitalin ekonomisinin günümüzdeki pek çok alana dokunabildiğini görmekteyiz. Bugün Netflix üzerinden izlemek için açtığımız bir dizi de dijital ekonominin bir parçasıyken, online alışverişlerimiz, internet bankacılığı uygulamaları ve hatta paylaşım ekonomileri olarak adlandırabileceğimiz Airbnb, Blablacar gibi uygulamalar da bu kapsamda sayılmaktadır.

Dijitalin ekonomisi bugün ve yarın. Dolayısıyla hepimiz bu değişimin bir parçasıyız. Naçizane bu dönüşümün bir takipçisi olarak yüksek lisans çalışmalarıma da ışık tutacak dijitalin ekonomisiyle ilgili içerikleri paylaştığım bir platform oluşturmak istedim. Platforma katkı sunmak isteyenler zulal@dijitalinekonomisi.com adresinden bana ulaşabilirler.


[1] https://brandfinance.com/images/upload/global_500_2019_locked_4.pdf

[2] http://turksam.org/turkiye-dijital-ekonomi-endeksi

[3] https://unctad.org/en/pages/PublicationWebflyer.aspx?9publicationid=2466

[4] Yusuf Artarın dijital ekonomide vergilendirme tezinden  alıntıladım s2

 o da mastar özcandan almış 3016 s.73

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir